Miyomlar rahim içinde gelişme gösteren, iyi huylu olan tümörlerdir. Bu oluşumlar bazen belirti ve şikâyete sebep olmazken, bazı durumlarda ağrılı adet görmeye, adetlerde düzensizliğe, adet günlerinde uzamaya, cinsel ilişkide ağrıya ve karın büyümesi gibi yakınmalara yol açabilir. Miyomlara ultrasonografi ile tanı konulabilir. Tedaviden önce doğru planlamanın yapılabilmesi için, manyetik rezonans (MR) tetkikiyle görüntüleme yapılması gerekir. Bu şekilde miyomun rahim içindeki yerleşimi, yaygınlığı ve büyüklüğü tam olarak belirlenebilir. Tedaviden önce miyomlara eşlik edebilecek diğer patolojilerin varlığının belirlenmesi içinde, rahim biyopsisi ve vajinal smear testleri yapılması gerekli olabilir.
Miyom tedavisi
Rahimde oluşan miyomların tedavisinde, en fazla kullanılan yöntemler miyomektomi, histeroskopi ve miyom embolizasyonu uygulamalarıdır. Histeroskopi ile miyomektomi ameliyatları kadın doğum uzmanları tarafından yapılırken, miyom embolizasyonu girişimsel radyologlar tarafından uygulanır. Bu açıdan hangi hastada hangi tedavi yolunun uygun olacağının kararı, kadın doğum uzmanları ve girişimsel radyologlar tarafından verilmelidir. Bu şekilde değerlendirilme yapılamadığında, en azında telafisi mümkün olmayan histeroskopi ameliyatından önce mutlaka bu alanda uzman olan girişimsel radyoloji uzmanına danışılmalıdır. Miyom tedavisinden önce verilecek kararı etkileyecek bazı faktörler bulunmaktadır. Hastalarda dikkat edilmesi gerekenler ise;
- Miyomların sayısı, bunların yerleşim yeri ve boyutları
- Kanser olasılığı
- Hastanın doğurganlık isteği
- Hastanın tercihi
Miyomların sayısı ve rahimdeki yerleşimi: Hastaya uygulanacak tedavinin yöntemini etkileyecek en önemli unsur, rahim içinde olan miyomların sayısıdır. Hastada tek bir miyom olması halinde ve hastanın yakınmaları buna uyuyorsa, miyomektomi yapılarak miyom dışarıya çıkarılabilir. Bu sayede hastanın rahminin alınmasına gerek kalmaz ve tüm şikâyetler çözümlenmiş olur. Fakat bu durum nadiren görülür. Genellikle miyomlar rahimde irili ufaklı ve çok sayıda olur. Rahimde olan miyom sayısının fazla olması oranında, miyomların çıkarılması güçleşir. Miyomektomiyle olan kan kaybı ve komplikasyonların oranı artar ve operasyonun histerektomiye dönüşme riski artış gösterir. Bunun yanında rahminde çok sayıda miyom olan hastalarda, hangilerinin yakınmalara neden olduğunu belirlemekte güçleşir. Bu hastalarda miyomektomi uygulanmasında ısrar edilmesi halinde, başarı oranı düşer. Bu durumda hastanın şikâyetleri devam ettiğinde, ikinci bir operasyona gerek duyulabilir. Bu durumda genellikle histerektomi uygulanması gerekir. Aslında bu hastalarda direkt olarak miyom embolizasyonu uygulanması halinde, rahim alınmadan tüm miyomlar etkin bir şekilde tedavi sağlanabilir. Yani rahminde çok fazla sayıda miyomu olan hastalarda, tedavi için ilk tercih embolizasyon tedavisinin uygulanması olmalıdır.
Rahim içinde miyomların yerleşimi de, uygulanması gereken tedavi yönteminin belirlenmesinde önemli bir rol oynar. Miyom embolizasyonu genel olarak, rahmin içinde bulunan tüm miyomların tedavisinde etkili olur. Fakat submukozal yani rahim boşluğunda ya da subserozal yani rahim dışında büyüyen ve rahmin dokusuna dar bir boyunla tutunmuş saplı miyomlarda, embolizasyon yapıldıktan sonra bazı sorunlar meydana gelebilir. Bu miyomlar embolizasyon işleminden sonra kopabilir, rahim boşluğunu tıkar ya da karın boşluğuna düşüp kronik ağrı nedeni olabilir. Bu tür miyomların tedavisinde miyomektomi uygulanması halinde, rahimle bağlantıları daha zayıf olduğundan daha kolay alınabilir. Yani subserozal ya da submukozal miyom tespit edildiğinde, miyomektomi uygulanırsa daha başarılı bir netice alınabilir. Bu durumda ilk tercih miyomektomi olmalıdır.
Hastalardaki kriterlerin etkin olarak kullanılması için, rahmin içindeki miyomların sayısı ve yerleşimlerinin en doğru şekilde belirlenmesi tedavinin başarısını sağlar. Bu nedenle ultrasonografi ve MR tetkiki yapılmalı ve bunlar değerlendirilmelidir. MR sayesinde miyom belirtilerini taklit edebilen adenomiyozis ve endometriyozis gibi sorunlarda belirlenebilir. Bu yüzden hastalarda tedaviden önce hangi yöntemin belirleneceğine karar verme aşamasında, rahim ve yumurtalıklara yönelik bir MR tetkiki yapılmalıdır.
Miyomlarda kanser olasılığı olması: Hastalarda miyomlara ilave olarak, rahimde ya da yumurtalıklarda yapılan biyopsiyle kanser teşhisi yapılmışsa, bu hastalardaki en ideal tedavi seçeneği histerektomi ya da oferoktomi olacaktır. Yine miyomları olan hastaların ailesinde yumurtalık kanseri öyküsü varsa, bu durumda tedbir amaçlı ameliyat sırasında yumurtalıklar da alınabilir. Miyomlu hastadaki belirtiler ve yaş faktörü, ultrasonografi ve MR tetkikleri dikkate alınarak, rahim ya da yumurtalık kanseri olasılığı yüksek bulunursa, histerektomiyle birlikte oferoktomi uygulanabilir.
Hastanın tercihi: Miyomu olan hastaların çoğunluğunda tedavi sırasında embolizasyon, histerektomi ya da miyomektomi tedavilerinin hepsi ya da bir bölümü bir arada uygulanabilir. Bu yüzden hastaya uygulanacak olan tedavilerin hepsinin birbirine karşı üstünlüğü ve sınırlamaları anlatılarak, hastanın kendi bedeniyle ilgili olan vereceği karara saygı duyulmalıdır.
Miyom embolizasyonu nasıl yapılır?
Miyomların tedavisi için günümüzde genellikle açık ya da laparoskopik yöntemle cerrahi olarak yapılmaktadır. Bunların dışında özellikle son yıllarda tercih edilen miyom embolizasyonu ise, ameliyat olmak istemeyen, rahim dokusunun korunmasını isteyen kadınlar açısından, önemli bir alternatif olarak uygulanmaktadır. Yaşı ilerlemiş olan kadınlarda yapılan miyom tedavisinde genellikle cerrahi yolla rahmin alınmasıyla tedavi uygulanır. Genç yaşta olan hastalarda ise, tedavinin ameliyatsız olarak yapılan embolizasyonla uygulamak mümkündür.
Bu yöntem daha çok orta ve büyük boydaki miyomlarda tercih edilmekte ve miyomun beslenmesini sağlayan atardamara anjiyografiyle damardan girilerek, bu bölgeye tıkayıcı maddeler verilmektedir. Bu durumda damar embolize edilmiş olur. Bu işlemin güvenli bir şekilde yapılması için, ince uçlu olan kataterler kullanılmalı ve diğer dokuların beslenmesini sağlayan dallar korunarak, sadece miyomun beslenmesini sağlayan uç dala ulaşılmalıdır. Bu sayede miyomun beslenmesi engellenecek ve küçülmesi sağlanacaktır. Bununla birlikte hastanın yakınmaları da ortadan kaldırılmış olacaktır.
Bu yöntem özellikle genç yaşta olan, menopoz dönemine girmemiş olan ve doğurganlık açısından rahmini kaybetmek istemeyen hastalara büyük avantaj sağlamaktadır. Genç yaştaki hastalar ameliyatla menopoza girmeyi istemeyebilir, doğurma özelliğinin korunmasını tercih edebilir. Embolizasyon yöntemi de rahmi korumakla birlikte, hastanın yakınmalarını da giderir.
Embolizasyonla miyom tedavisi hamile olmayan, iltihabik durumların eşlik etmediği, rahim ya da yumurtalık kanserlerinin olmadığı hastalarda ve böbrek fonksiyonları normal olan hastalarda güvenli bir şekilde uygulanabilir.
Embolizasyona bağlı olarak, nadiren enfeksiyon, ağrı ya da kısa süreli ateş yükselmesi gibi yan etkiler görülebilir. Bu tür risklerin olmaması ve azaltılması için, uygulamadan önce antibiyotik ve ağrı kesiciler tatbik edilebilir. Bu tedavi yönteminde hastalarda ameliyat izinin olmaması, uygulamada genel anesteziye gerek kalmaması ve hastanede uzun süre kalmayı gerektirmemesi gibi avantajlarıyla tercih edilebilirliği artar. Cerrahi yöntemlere göre olan bir üstünlüğü de, tedavinin daha sonradan tekrar edilebilir olmasıdır.
Miyomektomi ile miyom tedavisi
Miyomektomi, rahimde olan miyomların tek tek alınması için, hastalara genel anestezi altında uygulanan bir tedavi yöntemidir. Tedavinin en büyük avantajı rahmin alınmasına gerek kalmadan, miyom tedavisinin yapılmasıdır. Bu sayede kadınların doğurganlık özelliği de korunmuş olmaktadır. Bu ameliyatların karın bölgesinde açılan kesiyle açık olarak uygulanması mümkün olsa da, histeroskopik ya da laparoskopik yöntemlerle de uygulanması mümkün olur. Özellikle genç yaşta olan hastalarda, ultrasonografi ve MR sayesinde belirlenen miyomların alınmasında tercih edilebilir. Ancak tedavinin tek bir miyoma yönelik olması nedeniyle, miyom sayısının fazla olması halinde bu tedavi daha zor uygulanabilir hale gelir. Fazla sayıdaki miyomda operasyonun süresi uzadığı gibi, hastanın bu esnada daha fazla kan kaybetmesine neden olabilir. Bunun etkisiyle hastanın hastanede kalış süresi uzar ve tedaviden sonra ortaya çıkabilecek komplikasyonların sayısı fazla olabilir. Hastaların ameliyatının yeniden yapılması gündeme gelebilir. Bu durumda tercih edilecek yöntem büyük olasılıkla histerektomi olur.
Histerektomi ile miyom tedavisi
Rahimdeki miyomların histerektomi ile tedavi edilmesinde hastalara genel anestezi uygulanır. Bu tedavi sırasında hastanın rahmi de alınmaktadır. Bu yöntemle tedavi edilecek olan hastaların rahminde çok sayıda miyom olması, menopoza girmiş olan ya da sonradan çocuk sahibi olmak istemeyen gruptan olması daha uygun olur. Bazı hastalarda gerektiği takdirde ameliyat sırasında yumurtalıkların da alınması işlemi yapılabilir. Bu tedavi yönteminin uygun hastalarda tercih edilmesi halinde, hem miyom tedavisi yapılmış olur, hem de hastaların rahim ve yumurtalık kanserlerinden korunması sağlanmış olur. Yapılan ameliyat sonrasında hastalara yumurtalık hormonlarının karşılanması için ilaç tedavisi uygulanır. Bu tedavi yöntemi özellikle diğer yöntemlerden sonuç almamış olan hastalara önerilir.
Miyomların medikal olarak tedavi edilmesi (İlaç tedavisi)
Rahimde olan miyomların ilaçlarla tedavi edilmesi, sadece ortaya çıkan yakınmaların azaltılmasına faydalı olur. Çünkü ilaçların etkisi, sadece kullanıldıkları sürece geçerli olur. İlaçların bırakılmasından sonra, miyomlar eski haline döner. Miyomların cerrahi olarak tedavi edilmesinden önce de, ilaç tedavisinin uygulanması miyomlarda küçülmeye neden olacağından, cerrahi uygulamayı daha kolay hale getirebilir.