Miyom Çeşitleri Nelerdir?

Miyomlar rahim ve rahim ağzında gelişme gösteren, düz kaslardan köken alan iyi huylu tümörlerdir. Kadınlardaki üreme organlarında oluşan tümörlerin en fazla rastlanan türüdür. Miyomlar büyüklüklerine ve bulundukları bölgeye göre farklı türde şikâyetlere neden olur. Bu yüzden bulundukları yere göre sınıflandırmaya tabi tutulurlar. Dört çeşit sınıflandırmaya ayrılan miyomların, kadınlarda birisi ya da hepsi aynı anda olabilir. Birden fazla miyomu olan kadınlarda ortaya çıkan semptomların, hangi miyoma ait olduğunu anlamak güç olabilir. Kendisinde miyom olduğunu düşünen kadınların, bunların belirtilerini yaşayanların uygun tedaviyi seçmek için doktoruna danışmalıdır.

Miyom çeşitleri nelerdir?

Submukozal miyomlar (Rahmin iç tabakasında gelişen miyomlar)

Bunlar miyomların arasında en az görülen türlerdendir. Bu miyomlar rahim kavitesinin hemen alt tarafındaki katmanda oluşarak gelişir. Büyük boyda olan miyomlar uterus kavitesinde genişleme yaparak, kordon tüplerinde tıkanmaya neden olarak, gebelikle ilgili olan bazı komplikasyonların gelişmesine neden olabilir.

Bu bölgede yerleşen miyomların bir kısmı herhangi bir semptoma neden olmazken, bazıları oldukça ciddi etkilere neden olabilir. Bu tür miyomlarla ortaya çıkan belirtiler oldukça ağır, aşırı kanama ve adet dönemlerinde uzamaya neden olur. Bu belirtiler zaman içinde pıhtılaşma sorunlarına, sürekli kanamaya sebep olarak kadının günlük yaşamını kısıtlamaya başlarlar. Tedavisi yapılmayan, uzun süreli ya da aşırı kanama kadında halsizlik ve kansızlık gibi sorunlara neden olabilir. Bu kadının kan nakli almasına kadar gidebilir.

Submukozal miyomlar kadında kanamaya ve gebe kalamama gibi sorunlara neden olan, bu etkilerin en fazla görüldüğü miyomlardır. Bunlar çok fazla büyüme göstererek, rahim ağzından vajenin içine doğru sarkma yapabilir. Bu durumda vajene doğmuş miyom olarak tanımlanır. Bunlarda ülserasyon yani doku kaybı, akıntı yakınmaları ortaya çıkar.  Ayrıca enfeksiyon eğilimleri daha yüksek olur. Bazı durumlarda şiddetli kanamalara neden olabilirler.

İntramural miyomlar (Rahmin orta tabakasında gelişen miyomlar)

Bu miyom türleri tipik olarak rahim duvarı içinde gelişme gösterir ve buradan büyür. Bu miyomlar en yaygın görülen türlerdir. Büyüme gösterdiklerinde, rahmin daha büyük olduğu hissini uyandırır. Bu durum gebelik ya da kilo alma gibi durumlarla karıştırılabilir. Aynı zamanda kadında çoklu semptomların olmasına neden olabilirler. Bu miyomların verdiği belirtiler arasında, adet dönemlerinin uzamasına neden olan aşırı kanamalar, pıhtılaşma problemleri, miyomların büyümesiyle orantılı şekilde çevredeki organlara bası yapması yüzünden pelvik ağrı ve sık idrara çıkma gibi etkiler olabilir.

Subserozal miyomlar (Rahmin dış tabakasında gelişen miyomlar)

Rahmin dış kısmında ve rahim duvarı üzerinde gelişim gösteren miyomlardır. Bunlar dışa doğru gelişim göstererek büyürler. Teşhis edilmeleri genellikle jinekolojik muayene sırasında olur. Bu miyomlardaki büyüme çevrede olan organlara bası yapar. Bu yüzden aşırı adet kanamasına ya da kadının tipik menstrual akıntı interferansı olmaz. Bunlar genellikle pelvik ağrısına ve basıya neden olur.  Miyomların şiddetleri bulundukları yere göre ağrıya, baskıya ya da başka komplikasyonlara neden olur. Bu miyomlar genellikle rahme ince ya da kalın sapla bağlı ve rahimden ayrı bir kitle gibi olurlar.

Saplı miyomlar

İntramural, submukozal ve subserozal miyomları içeren farklı miyomlar arasında saplı olanlarda bulunmaktadır. Bu miyomlar sapın üzerinde büyüme gösterir. Bununla saplı subserozal ya da saplı submukozal miyomlar olarak gelişirler. Bu tür miyomlarda görülen semptomlar bazen sapın çevresinde dönemsiyle birlikte ağrıya ve baskıya neden olabilir. Sapın kendi çevresinde dönmesi kanlanmayı bozar ve miyomda dejenerasyona neden olur. Miyom sapının geniş bir tabana yayılması halinde, bu sessile tipte miyom olarak tanımlanır.

Miyomlar yerleşimlerine göre belirtiler verir

Miyom oluşumu bir tür rahim tümörüdür. Bunlar östrojen hormonuna bağlı bir gelişim göstermektedir. Menopoz dönemiyle birlikte östrojenin etkinliğinin azalmasıyla birlikte, miyomlarda küçülme gösterir. Miyomların oluşumunda ailevi eğilim önem taşımaktadır. Annesinde ve kız kardeşinde miyom teşhisi yapılmış olan kadınlar miyom açısından daha fazla risk taşır. Doğum yapmayan kadınlarda da miyomların gelişimi daha fazla olur.

Miyom belirtileri yerleşim yerine ve büyüklüğüne göre daha farklı şekillerde olur. Rahmin içine yakın olan yerlerde olan miyomlar büyüklüklerine göre daha fazla şikâyetin oluşmasına neden olur. Boyutu küçük bile olsa, rahmin içine yakın olan miyomlar adet döneminde kanama oranının artmasına, adet kanamasının süresinin uzamasına neden olur. Rahmin dışına doğru yerleşmiş olan miyomlar ise, kadında daha az yakınmaya neden olur. Bu yerleşimdeki miyomlar büyümeleri halinde idrar torbası, bağırsaklar gibi çevredeki organlara bası yaparak, sıkça idrara çıkma ve dışkılama zorluklarına yol açarlar.

Miyomların çapı büyüdükçe kısırlığa neden olma riski artar

Miyomların ebatları oldukça değişken olmaktadır. Çapı birkaç milimetreyle, 20-30 cm ye kadar değişen miyomlar belirlenmiştir. Kadında oluşan belirtilerin ve şikâyetlerin tamamen yerleşim yeriyle yakından ilgisi bulunmaktadır. Bazıları gebe kalmayı zorlaştırabilir, gebelikte erken doğuma ve düşüğe yol açabilir. Daha çok rahim içindeki ve rahim duvarındaki miyomlar, kanama ve kısırlığa neden olabilir. Özellikle rahim içinde yerleşen miyomlar küçük bile olsa, kadında daha fazla soruna neden olur. Bu sorunların arasında en fazla rastlananlar gebe kalamama, kanamaların olması, çevredeki dokulara bası olması ve kanamaların etkisiyle kansızlık olmasıdır.

Miyomlarda kötü huylu olma yani kanserleşme eğilimi sadece binde beş oranındadır. Özellikle hızlı büyüme gösteren ve kan akımında farklılık oluşan miyomlarda kötü huylu olma olasılığı yüksektir. Bu yüzden doğurganlığını tamamlayan kadınların çok sayıda miyoma sahip olmasında, miyomların tek tek çıkarılması kanama riskini arttırabilir. Bu yaşamsal risk olduğundan, ameliyatta rahmin alınması doğru bir tercih olur.

Her miyomun alınması gerekli değildir

Kadınlardaki her miyomun alınmasına gerek yoktur. Ancak bu miyomların ilaçla tedavisi mümkün değildir. İlaç tedavisi sadece şikâyetlerin geçici olarak giderilmesine yardımcı olabilir. İlaçlar kullanıldığı süre boyunca, hormonlar baskılandığından miyomlarda küçülme olur. İlaçların bırakılmasıyla miyomlar yeniden eski boyutuna döner. Bu yüzden miyomlar sadece cerrahi yolla tedavi edilebilir. Çoğu kadın miyomlarla sorunsuz bir yaşam sürebilir. Ancak kanama, ağrı gibi gündelik yaşamı etkileyecek sorunların olması halinde, ameliyatla alınmaları gerekir. Özellikle rahim içinde yerleşmiş olan miyomlar, küçük boyda olmalarına rağmen gebe kalamama ve yoğun kanamalara neden olduğundan ameliyatla çıkarılmalıdır. Rahim duvarında yerleşmiş olan miyomlar 5 cm den daha büyük olduğunda, ameliyatla çıkarılmalıdır. Rahmin dışında yerleşmiş olan miyomlar ise, büyüme gösterip çevre dokulara baskı yaptığında, kadının rahatsız olmasına neden olduğundan ameliyat kararı alınmalıdır.

Miyomların tedavisinde son yıllarda beslenmesini sağlayan damarın tıkanmasını sağlayan yeni tedavi seçenekleri geliştirilmiştir. Miyom embolizasyonu denen tedavi yolu, rahmin içinde bulunan tüm miyomlar üzerinde etkili olmaktadır. Aynı zamanda kadının doğurganlık özelliğini koruyan bir yöntemdir. Bu ameliyat olmayı istemeyen ya da operasyonda sorun yaşanabilecek hastalarda rahatlıkla kullanılabilir. Tedavide oldukça başarılı sonuçlar alınmaktadır.

Miyomların yerleşimi, boyutu ve sayısı embolizasyona engel olur mu?

Embolizasyonla miyomların tedavi edilmesinde, miyomların sayısı ne olursa olsun rahmin içinde olan tüm miyomlar açısından etkili bir tedavi yapılır. Bu tedavi yönteminin miyomektomi ameliyatından ayrılan en önemli üstünlüğü budur. Genellikle başarıyla embolize edilen miyomların yeniden tekrarlama olasılığı olmaz.

Bu tedavi rahim içinde olan her büyüklükte miyom için etkili bir yoldur. Araştırmalara göre rahim içindeki 10 cm çapından küçük miyomların, tedaviyle büyük miyomlardan daha fazla küçüldüğünü belirlemiştir. Embolizasyon tedavisinin rahmin her katmanına yerleşmiş olan miyomlar üzerinde etkili bir tedavi yolu olduğu da belirlenmiştir.  Genellikle rahimle ince bir sapla bağlı olan subseröz ya da submüköz miyomların embolizasyonla tedavi edilmesinden sonra, rahimden ayrılıp sorunlara neden olması olasıdır. Bu nedenle saplı olan miyomların tedavisinde miyomektomi tedavisi tercih edilir.

Embolizasyon tedavisi uygulanan hastalarda miyomlar yaklaşık % 90 oranında daha az şikâyete neden olur. Embolize edilmiş olan miyomların yeniden büyüme göstermediği görülmektedir. Bu tedavinin başarılı olduğunu anlatır. Hem kadının rahmi kaybedilmemekte, daha az zorluk çekilmekte ve hastalar daha kısa sürede iyileşme göstermektedir. Kadınlar günlük yaşamına daha kısa sürede adapte olurlar. Bu nedenle son yıllarda miyom embolizasyonu oldukça tercih edilen bir tedavi yoludur. Rahimdeki miyomlar tek sefer uygulamayla tedavi edilebilmektedir. Nadirde olsa, embolizasyonla tedavi edilemeyen miyomlar için, diğer tedavi yöntemlerine başvurulabilir. Bu şekilde tedavi edilemeyen miyomlar % 5-10 kadardır. Bu durumda olan miyomlar için, yerleşim yerine, büyüklüğüne ve sayısına göre en uygun olacak miyomektomi ya da histerektomi tedavilerinden faydalanılarak, cerrahi girişim yapılabilir. Miyomların alınması gerekiyorsa, uygun bir yöntem uygulanır.