Anne karnındaki bebeğin oksijensiz kalması sonucunda kritik derecede hayatî risk oluşur ve fetal distres ; fetal sıkıntı meydana gelir. Bebeğin kalp atışlarındaki bozulma, Fetal stresin en büyük belirtisidir.
Bu durum toplumumuzda bebeğin sıkıntıya düşmesi olarak bilinir ve tıp dilinde ise fetal distres olarak adlandırılır. Fetus sağlıklıyken bir anda sağlığında bozulma meydana gelir. Bu durum ilerlediğinde ise asfiksi oluşabilir ve hattâ bebeğin ölümüyle sonuçlanabilir. İşte fetal distres, bu süreçte görülen bütün komplikasyonların genel ismidir. Bebeğin rahim içerisinde sıkıntılı ve stresli olmasını ifade eden bu kavram, aynı zamanda fetusun savunma mekanizmasının, bu durumdan kurtulabilmek için yetersiz kaldığını göstermektedir. Yeterli oksijen alamayan fetus sıkıntıdadır ve doktor müdahalesi olmazsa sıra ile; asidoz , asfiksi ve in utero mort fetal (bebeğin anne karnında ölmesi) gerçekleşecektir.
Bu durumda bebeğin iyilik durumunun gözlemlenebileceği testler uygulanır ve bilhassa NST ile fetuse acilen sezeryanla müdahale edilerek doğumun çabucak gerçekleşmesi sağlanır. Böylece bebeğin oksijensiz kalması ve zarar görmesi önlenir.
Fetal Distres Ne Demek?
Bebeğin anne karnında stresli ve sıkıntılı bir durumda olmasına ve bundan kurtulma çabasının yeterli gelmemesine, fetal distres denir. Bebek oksijensiz kalmıştır ve buna bağlı olarak sıkıntı içindedir. Tıbbî müdahale yapılmazsa önce asidoz gelişir, daha sonra asfiksi oluşur ve son olarak bebeğin ölümüyle sonuçlanır.
Bir bebekte fetal distres yoksa ve anne karnındaki gelişimi sağlıklı ise, NST trasesinde çok karakteristik bulgular vardır: Nabız sayısı dakikada 120-160 civarındadır. Kalp ritminde iniş-çıkışlar yaşanır. Değişkenlik olarak isimlendirilen bu dalgalanma, bebeğin sağlıklı bir sinir sistemine sahip olduğunu ifade eden en büyük işaretlerden biridir. Aynı zamanda sağlıklı bir bebeğin vücut hareketleri sırasında kalp ritmi hızlanmakta ve belirli bir müddet geçince tekrar eski hızına dönmektedir.
Fetal Distres Neden Olur?
Annedeki sistemik rahatsızlıklar; bağdokusu, solunum ve kalp rahatsızlıkları, süregelen ya da hamilelikte ortaya çıkan hipertansiyon, diyabet sorunu, preeklempsi gibi durumlar, hamileliğin sonraki zamanlarında bebekte fetal distres görülme ihtimalini artırır. Aynı zamanda çoğul gebelikler, anne karnındaki bebekte meydana gelen kansızlık, intra uterdaki gelişme geriliği, gün aşımı-miad geçmesi, oligohidramnios, suyun erken gelmesi ve polihidramnios gibi problemler de fetusun sıkıntı ve strese girmesine, kısaca fetal distrese yol açabilmektedir. Kordon sıkışması ve birkaç kez bebeğin boynuna dolanmasının da fetal distress sorununun en yaygın sebeplerinden olduğu söylenebilir.
Fetal Distres Durumunda Doğum Nasıl Yapılmalıdır?
Bütün bunlar yüksek riskli gebelik diye tanımlanır ve hamilelik boyunca belli bir program çerçevesinde fetal iyilik halinin testlerle izlenmesini gerektirir. Unutulmamalıdır ki, Fetusun sıkıntıya girmesi yani “fetal distres” durumu, anne adayının derhal sezeryan doğuma alınmasını gerekli kılar.
NST Testi (Non Stres Testi) Nedir?
Kısaca NST Testi olarak ifade edilen Non stres testi, fetusun kalp ritminin gidişatına ve bunun bebek hareketleri ile olan bağlantısına dayalı olan bir test olup, fetusun oksijensiz kalma riskinin yani “fetal distres” durumunun taraması için kullanılmaktadır.
Fetusta sıkıntı yani fetal distres görülme riski fazla olan vakaların incelenmesinde, fetal distres şüphesi söz konusu olduğunda (örneğin bebek hareketleri azaldığında) ilk olarak uygulanan teste, NST denir. Doktorların bir kısmı yalnızca risk söz konusu ise NST uygulamaktadır. Bazı hekimler ise gebeliğin belirli bir döneminden itibaren düzenli olarak her muayene sırasında NST testi yapmaktadır.