Miyomların Gebelikte Ortaya Çıkardığı Riskler Nelerdir?

Rahim kasından kaynaklanan miyomların kanserleşme riski çok düşük olduğundan, iyi huylu tümörler oldukları kabul edilir. Kadınlarda sıkça görülen bu oluşumlar, gebelik döneminde de etkili olurlar. Araştırmalara göre her 100 anne adayından dört tanesinde, yapılan ultrason tetkikinde miyom tespiti yapılmaktadır. Genellikle gebelik döneminde rahimde olan miyomların riskleri ilk olarak rahim içinde yerleştiği bölgeye göre, diğeri ise miyomların sayısına ve boyutlarına göre değerlendirilir.

Miyomlar kadın pelvisinde en fazla görülen tümörlerdir. Büyük olasılıkla iyi huylu olmaları ve kansere dönüşme olasılığı çok düşük olması nedeniyle, fazla önemsenmezler. Kadınların yaklaşık % 75 kadarı miyomunun olduğunu bile fark etmez. Ancak miyomların bazısı ağrıya neden olabilir, adet kanamalarının artmasına ve düzensizleşmesine neden olabilir, kadının gebe kalamamasına, gebelikte sorun yaşamasına, kabızlık, sık idrara çıkma gibi etkilere neden olabilir. Kadınlarda görülme sıklığı fazla olduğundan, kadınların gebelikten önce bir muayeneden geçmesi ve miyom araştırmasına tabi tutulması tavsiye edilir. Bu gebelikte olası risklerin önlenmesi açısından faydalı olacaktır.

Miyomlar rahimde genellikle birden daha fazla sayıda olma eğilimi gösterir. Bazı durumlarda tek miyom belirgin şekilde büyür ve boyutları artar. Bu hastalarda genellikle birkaç mm boyutunda miyomlarda bulunabilir. Bu oluşumların gebelikten önce belirlenmesi, kadının daha sağlıklı bir gebelik geçirmesine etken olur. Bu nedenle kadınların hassas davranması ve kontrollerini ihmal etmemesi gerekir.

Özellikle ilk gebeliğini yaşayan anne adaylarında miyomlar daha fazla gözlenir. Ayrıca anne adayının yaşının ilerlemesi nedeniyle, gebelik döneminde miyom olma olasılığı yükselir. Miyomlar rahmin iç tabakasında, rahim içi kasında ya da rahmin dış yüzeyinde yerleşim gösterebilir. Miyomlar nadir olarak gebe kalamama gibi sorunlara neden olabilir. Ancak gebelik döneminde ortaya çıkması muhtemel olan sorunlar açısından anne adayının yakından takip edilmesi gerekir. Hamile kalmadan önce miyom tanısı koyulabileceği gibi, hamileliğin ilk trimesterinde yapılan rutin muayeneler sırasında ultrason teşhisinde tespit edilebilir. Ancak rahmin arka duvarında yerleşen miyomlar, gebeliğin ileri döneminde daha zor tespit edilebilir.

Miyomların Gebelik Döneminde Ortaya Çıkardığı Riskler Nelerdir?

Miyomların gebelik döneminde yaratabileceği riskler, miyomların rahimdeki yerleşimine, miyomların büyüklüğüne ve sayısına bağlı olarak gelişebilir. Özellikle intramural ya da submüköz yerleşimde olan miyomlar gebelikte düşüklere neden olduğu gibi, anne adayı için erken doğum riski oluşturur. Aynı zamanda fetusun anne karnındaki normal yerleşimi olan baş aşağıya konumu dışında olan anormal bir yerleşime, plasentanın erken ayrılmasına ya da rahmin kasılmasını engelleyerek doğumdan sonra kanamaya sebep olabilirler. Bu tür komplikasyonlar genellikle anne adayında sezaryenle doğumu gerektireceğinden, miyomu bulunan anne adayları için sezaryenle doğum yapma olasılığı yükselir.

Miyomların tam olarak neden oluştuğu hakkında kesin bir bilgi olmasa da, kadınlık hormonu olan östrojene bağlı olarak geliştikleri bilinmektedir. Gebelik döneminde artan östrojen hormonu nedeniyle, var olan miyomlar bu dönemde büyüme eğilimi gösterebilirler. Bu özellikle tanı konulduğunda 6cm ya da daha büyük olan miyomlarda daha yüksek olasılıktadır. Bu miyomların büyüme göstermesine daha fazla rastlanır.

Gebelikte büyüme gösteren miyomlarda bazı durumlarda miyomun yeterince beslenememesi nedeniyle, kan dolaşımında aksama olur ve miyom dejenerasyonu denilen durum meydana gelir. Bu durumda anne adayının karın bölgesinde, daha çok miyomun olduğu alanda şiddetli ağrılar meydana gelebilir. Anne adayları bu ağrıları bazen apandisit, plasentanın erken ayrılması ya da erken doğum tehdidi gibi farklı durumlarla karıştırabilir. Bu şekilde miyom dejenerasyonu gebelik döneminde daha çok 20. ile 22. haftaların arasında görülür. Bu bazı durumlarda anne adayının erken doğum yapmasına neden olabilir.

Gebelik Dönemi Öncesinde Miyom Tanısı Yapıldığında, Ne Yapılmalıdır?

Hamilelik döneminde en fazla sorun yaşatan miyomlar yerleşimlerine göre, submüköz miyomlardır. Gebelikten önce bu tür miyomun ya da miyomların tespit edilmesi halinde, kadının gebe kalmasından önce mutlaka uygun bir tedavi yapılarak, miyomun ya da miyomların çıkarılması tavsiye edilir. Bunların çıkarılması için açık cerrahi yöntemi uygulanabileceği gibi, vajinal yoldan histeroskopi ya da ameliyatsız miyom tedavileri uygulanabilir. Subseröz ya da intramural yerleşimde olan ve boyutları büyük olanlar, kanama, ağrı gibi miyom şikâyetlerine neden olanlar mutlaka uygun tedavilerle çıkarılmalıdır.

Miyom tedavisinde kullanılan operasyonların ameliyattan sonra kadında yapışıklık ve buna bağlantılı tüplerde tıkanıklık gibi sorunlara yol açma olasılığı olduğundan, gebelikten önce yapılacak miyom tedavisinde uygun yöntemin tercih edilmesinde özenli davranılmalıdır.

Özellikle daha önceden yaşadığı bir gebelikte, miyom kaynaklı olduğu düşünülen sorunlar yaşamış olan kadınlarda, yeni başlayacak olan gebelikten önce miyomun çıkarılması daha önemli bir hale gelir. Bu anne adaylarının daha yakından takip edilmesi gerekir. Gebelikten önce miyomlar çıkarılmış olsa da, gebelik döneminde artan östrojen hormonuyla birlikte miyomların yeniden oluşma olasılığı vardır. Bunun riskleri olduğundan, gebelikte miyom takibi de yapılmalıdır.

Gebelik Döneminde Konulan Miyom Tanısında Ne Yapılmalıdır?

Miyomlara gebelik döneminde tanı konulması halinde, anne adayının daha yakından takip edilmesi gerekir. Anne adaylarının olası her karın ağrısında doktoruyla iletişime geçmesi gerekir. Miyomdan kaynaklı olan istenmeyen durumların önlenmesi açısından, bebeğin ve anne adayının bundan zarar görmemesi için, anne adayı bu konu hakkında daha duyarlı olmalıdır.

Gebelik döneminde miyoma bağlı olarak en fazla görülen komplikasyonlar miyomda dejenerasyon olması ve bundan kaynaklı olan ağrılardır. Bu sorun miyomu olan gebe kadınlarda yaklaşık % 10 oranında etkili olur. Plasentanın erken ayrılması, apandisit, erken doğum tehdidi gibi diğer ağrı nedenlerinin araştırılmasının ardından, miyom dejenerasyonuna bağlı olduğu düşünülen ağrının giderilmesi için, ağrı kesici ilaç tedavisi yapılabilir. Ayrıca ağrı olan bölgeye ısı ya da soğuk uygulaması faydalı olabilir.

Anne adayında devam eden gebelik durumunda, miyom çıkarma tedavisi çok nadir olarak uygulanmaktadır. Miyomun doğum kanalını tıkaması ya da rahmin kasılmasını engelleyen ve doğum eyleminin yavaşlamasına neden olacak miyomun ya da miyomların olması halinde, gebe kadında sezaryenle doğumun olması gerekir. Sezaryen yapılırken, rahimdeki miyomun rahmin alt tarafını kapattığı belirlenirse, sezaryen her zaman olduğu gibi yatay kesiyle değil, rahmin insizyonuyla yani dikey kesi yapılarak bebek çıkarılır.

Gebelikten önce miyom operasyonu geçirmiş olan her adayında özellikle şiddetli ağrıda ve diğer belirtilerin olması halinde, çok düşük bir olasılık bile olsa uterus rüptürü yani rahmin yırtılması durumu düşünülmelidir.

Sezaryen Yapılırken Miyom Çıkarılması

Gebelikte miyomu olduğu tespit edilen anne adaylarının sezaryenle doğum yaptığı sırada miyomlarının çıkarılması, anne adayında aşırı kanamaya neden olabileceğinden fazla tercih edilmez. Ancak bebeğin çıkarılmış olduğu kesiye yakın olan miyomlar, sezaryen sırasında çıkarılabilir.

Daha Önceden Miyomektomi Ameliyatı Geçiren Anne Adaylarının Doğum Şekli Nasıl Olmalı?

Anne adayının daha önceden geçirmiş olduğu miyomektomi ameliyatı sırasında rahmin iç tabakasının zarar görmüş olması halinde, normal doğum sırasında olan rahim kasılmalarında rahim yırtılması riski olacağından, sezaryenle doğum yapması uygun olur. Bunun dışında anne adayları için normal doğum tercih edilir. Ancak olabilecek aksiliklerde, rahmin yırtılma riskinin olması halinde her zaman doğum sezaryen yöntemine dönebilir.